Konular

Zekatı Emreden Ayetler

İniş Sırasına Göre


MÜZZEMMİL SURESİ

İniş Sırası: 3 • Mushaf Sırası: 73 • Mekki Sure • 20 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


20. Hiç kuşkusuz Rabbin, senin; gecenin üçte ikisinden biraz azında, yarısında, üçte birinde ayakta/uyanık dur(up Kur’an oku)duğunu biliyor. Ve seninle birlikte olan bir topluluğun da!.. Gece ve gündüzün ölçüsünü koyan Allah’tır. (Zamanlamayı iyi) hesap edemeyeceğinizi bildiğinden, tövbenizi (zamana uyamayacağınızı hoş görerek) kabul etti. Bundan böyle, sizin için tamamı kolaylaştırılmış olan Kur’an’ı, kolayınıza geldiği gibi okuyabilirsiniz! Allah bilir ki; içinizden hastalananlar olacak, bir kısmınız (iş yapmak üzere ithalat-ihracat yaparak); Allah’ın fazlından aramak için yeryüzünde dolaşacak (yeryüzünün çeşitli kentlerine/ülkelerine iş gezileri düzenleyecek) ve bir kısmınız da saldırganlara karşı sizi savunmak için, Allah’ın belirttiği savaş hukukuna uygun olarak savaşacaklar. Öyleyse, sizin için tamamı kolaylaştırılmış olan Kur’an’ı, kolayınıza geldiği gibi okuyabilirsiniz! Namazı kılınız, zekatı veriniz! Allah için (insanlara güzelce) ödünç verin/iyilik edin; güzel bir ödünç olarak önceden (dünyada) her ne verirseniz, kendi iyiliğiniz içindir. Onu Allah katında daha hayırlı ve karşılık olarak da daha fazlasını bulursunuz. Allah’tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz ki Allah; çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

ARAF SURESİ

İniş Sırası: 39 • Mushaf Sırası: 7 • Mekki Sure • 206 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


155. Musa belirlediğimiz gün için halkından yetmiş adam seçti. Bunlar depremle sarsılınca dedi ki “Rabbim! Gerek görseydin onları da beni de daha önce yok ederdin. Aramızdaki akılsızların yaptıkları yüzünden bizi yok mu edeceksin? Bu, senin imtihanından başka bir şey değildir. Böylece kimilerinin sapıklığına karar verir, kimilerinin de yola gelmişliğini onaylarsın. Bizim velimiz sensin. Bizi bağışla, bize ikramda bulun. Bağışlamayı en güzel yapan Sensin.

156. Bu dünyada da Ahirette de bize güzel şeyler yaz; biz sana yöneldik.” Allah dedi ki “(Azap edilmesi) gerektiğine karar verdiğim[1*] kişiyi azabıma çarptırırım, ikramım ise her şeyi kapsar. İkramımı, benden çekinerek kendini yanlışlardan koruyanlar, zekât verenler ve âyetlerime güvenenler için ayıracağım[2*].”

[1*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “bir şeyi var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. (Müfredât). Allah her şeyi, bir ölçüye göre yaratır. (Kamer 54/49, Ra’d 13/8) İmtihanla ilgili konuları hayır ve şer diye ikiye ayırmıştır. (Enbiyâ 21/35) Allah, herkesin doğru yolda olmasını ister (Nisa 4/26) ama sadece gerekeni yapanı doğru yolda sayar. (Nur 24/46) Kulunun her kararını takip eder. Uygulayabilmesi için gereken şartları yaratmadan önce kayda geçirir. (Hadid 57/22) Hem bu sırada hem de daha sonra, yaptığının iyi mi yoksa kötü mü olduğunu, kuluna ilham eder. (Şems 91/7-10) Yola gelmek isteyenin içini İslam’a açar. Yoldan çıkmak isteyenin içine de öyle bir daraltır ki, yükseklere tırmanıyormuş gibi olur. (En’âm 6/125)

Bütün bu âyetlere göre şâe = شاء fiilinin öznesi Allah olursa “koyduğu ölçüye göre yarattı” insan olursa “Allah’ın koyduğu iki ölçülerden birinin gereğini yaptı” anlamına gelir. Bu durumda şâe = شاء fiili için en uygun anlam, “gerekeni yapmak” olur. Bir ayet şöyledir: ”Gerekeni Allah yapsaydı hepinizi tek bir toplum haline getirirdi. Ama Allah, (sapıklığın) gereğini yapanı sapık sayar, (doğru yolda olmanın) gereğini yapanı da yoluna kabul eder. Yaptıklarınızdan elbette sorumlu tutulacaksınız.” (Nahl 16/93)

İslam’a yanlış kader inancını yerleştirmek isteyenler büyük bir çarpıtma yaparak şâe = شاء’ye irade yani isteme ve dileme anlamı vermiş, bu yanlış anlamı, tefsirlere ve sözlüklere yerleştirerek birçok ayetin mealini bozmuşlardır. Yukarıdaki âyetin meali şöyle olmuştur:

“Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Ama O, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola eriştirir. Bütün yaptıklarınızdan elbette sorumlu tutulacaksınız.”

Bunu yapanlar Kur’an’ı, çelişkili bir kitap gibi göstermeyi de başarmışlardır. Ayrıntı için bkz: http://www.suleymaniyevakfi.org/akaid-arastirmalari/kuranda-sey-meset-irade-ve-fitrat.html

[2*] Kitab (كتاب)’ın kök anlamı, iki deriyi, dikerek birbirine eklemektir. Bazen sözleri ekleyerek yapılan konuşmaya bazen de kelimeleri ekleyerek yazılan herhangi bir yazıya kitap denir. (Müfredat)

MERYEM SURESİ

İniş Sırası: 44 • Mushaf Sırası: 19 • Mekki Sure • 98 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


28. Ey Harun’un kızkardeşi! Baban kötü bir kişi değildir, anan da yoldan çıkmamıştır.”

29. Bunun üzerine Meryem çocuğa işaret etti. Dediler ki “Beşikteki çocukla nasıl konuşalım?”

30. Çocuk şöyle dedi: “Ben Allah’ın kuluyum. O, bana kitap verecek ve beni nebi yapacaktır.

31. Nerede olursam olayım, beni bereketli kılacaktır. Hayatta olduğum sürece bana namaz ve zekat görevi yükleyecektir.

32. “Bana, anama iyi evlat olacağım; zorba ve isyankar olmayacağım bir yapı verdi.”

33. Bana selam (esenlik ve güvenlik) olsun doğduğum gün, öleceğim gün ve yeniden diriltileceğim gün.”


54. Bu Kitap’ta İsmail’i de anlat. O, sözünü tutmuştu[*]; nebi olan elçiydi.

[*] Babasına verdiği o sözü(el va'di) tutmuştu. Bu ayet, kurban olanın İshak değil, İsmail olduğunu gösterir.

55. Ailesine namazı ve zekâtı emreder ve Rabbinin katında beğenilirdi.

NEML SURESİ

İniş Sırası: 48 • Mushaf Sırası: 27 • Mekki Sure • 93 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


1. Ta. Sin. Bunlar Kur’an’ın ve kainatın gerçekleridir.

2. Bir yol gösterici ve bir müjdedir müminlere/gerçeği araştırıp kabul edenlere!

3. Onlar namazı kılıp gereğini yerine getirirler. Zekâtı verir (vermek için çalışıp kazanırlar) ve ahirete de kesin olarak inanırlar.

LOKMAN SURESİ

İniş Sırası: 57 • Mushaf Sırası: 31 • Mekki Sure • 34 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


1. Elif, Lâm, Mim.

2. Bunlar, Hikmet (problem çözme bilimi) ile donanmış, kitabın ayetleridir.

3. İyi davrananlar için rehber ve rahmet olmak üzere!

4. Onlar ki; namazı gereği gibi kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar.

5. İşte onlar, Rablerinden bir hidayet üzerindedirler. Ve onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridirler.

ENBİYA SURESİ

İniş Sırası: 73 • Mushaf Sırası: 21 • Mekki Sure • 112 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


72. Ona İshak’ı hediye ettik, üstelik (İshak’ın ardından torunu) Yakub’u da; hepsini (toplumlarına) faydalı kişiler/salihlerden kıldık.

73. Onları emrimizle doğru yolu gösteren liderler/önderler yaptık! Onlara hayırlı işler yapmayı, namazı kılmayı ve zekâtı vermeyi vahyettik. Onlar Bize kulluk eden kimselerdi.

MÜMİNUN SURESİ

İniş Sırası: 74 • Mushaf Sırası: 23 • Mekki Sure • 118 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


1. Müminler (inanıp güvenenler) kesinlikle umduklarına kavuşacaklardır.

2. Onlar namazda derin bir saygı içinde olurlar.

3. Boş şeylerden kaçınırlar.

4. Zekât için çalışırlar.

5. Edep yerlerini ve çevresini özenle korurlar.

6. Sadece hür eşlerine veya hâkimiyetleri altında olan[1*] esir eşlerine karşı[2*] ayıplanmazlar.

7. Bunun ötesine geçenler sınırları aşmış olurlar.

8. Onlar, emanetleri gözetir, sorumluluklarını da yerine getirirler.

9. Onlar, namazlarını özenle ve sürekli kılarlar.

10. İşte onlar şuna erişeceklerdir.

11. Firdevs’e erişecek ve orada ölümsüzleşecek olanlardır.

RUM SURESİ

İniş Sırası: 84 • Mushaf Sırası: 30 • Mekki Sure • 60 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


39. İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz faizli borç[1] Allah’ın yanında artmaz. Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince; mallarını kat kat artıranlar zekât verenlerdir.

[1] “Faizli borç” diye meal verdiğimiz “min ribe = مِن رِبًا” ifadesi “li riben = لِربا” taktirindedir. Devamındaki liyerbuve = ‘لِّيَرْبُوَ’nin başında da lam = لِ harf-i cerri olduğu için birincisinde aynı anlamda min = مِن kullanılmıştır. Buradaki riba, faizli borç anlamında mecazdır. Ayete genellikle şöyle bir meal verilir: “İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz her hangi bir faiz” Böyle bir faiz olmayacağından kelimeye faizli borç dışında bir anlam verilemez.

Medeni Sureler

BAKARA SURESİ

İniş Sırası: 87 • Mushaf Sırası: 2 • Medeni Sure • 286 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


40. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi hatırlayın, size bağışladığım o nimetleri! Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, Ben de size verdiğim sözü yerine getireyim. Ve yalnız Benden korkun!..

41. Sizin yanınızdakini (Tevrat’ı) tasdik edici olarak indirdiğimize (Kur’an’a) iman edin. Ve onu inkâr eden(ler)in ilki olmayın. Benim ayetlerimi dünyalık karşılığında değiştirmeyin. Ve yalnız Benden korkun!..

42. Ve hak ile batılı (birbirine) karıştırmayın. Ve siz hakkı bile bile gizlemeyin.

43. Hem Namazı gereği gibi kılın ve Zekâtı (çalışıp üreterek) verin ve Rüku edenlerle/gönülden boyun eğenlerle birlikte, siz de gönülden boyun eğin/rüku edin…

44. İnsanlara iyiliği emredip de kendinizi unutuyor musunuz? Sizler Kitabı (Tevrat’ı) da okuyup duruyorsunuz! Halâ anlamayacak mısınız?


83. Ve bir zaman, İsrailoğulları’ndan: “Allah’tan başkasına kul olmayacaksınız; anne ve babaya ve en yakınlara (akrabalara) ve yetimlere ve yoksullara iyi davranacak/iyilik edeceksiniz, insanlara güzel sözler söyleyeceksiniz ve namazı gereği gibi kılacaksınız ve zekatı (çalışıp üreterek) vereceksiniz” diye söz almıştık. Bundan sonra pek azı hariç, yüz çevirerek sözlerinden döndüler.


109. Kitap ehlinden birçoğu hak kendilerine belirdikten sonra dahi, içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Siz şimdilik, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedin/geçin, sinirlenmeyin. Şüphesiz Allah gücü her şeye hakkıyla yetendir.

110. Namazı gereği gibi kılın, Zekatı (çalışıp üreterek) verin. Kendiniz için her ne iyilik önceden gönderirseniz, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür.


177. İyilik, yüzünüzü doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. İyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve nebîlere inanıp güvenen kişinin yaptığıdır. Böyle bir kişi, sevmesine rağmen malını, kendine yakınlığı olanlara, yetimlere, çaresizlere, yolda kalanlara, isteyenlere ve boyunduruk altındakilere verir. Namazı özenle ve sürekli kılar ve zekâtı verir. Bunlar anlaşma yaptıkları zaman da yükümlülüklerini yerine getirirler.Baskılara, zorluklara, bir de baskın anında olacaklara karşı dirençli olurlar. Özü sözü doğru olanlar bunlardır. Allah’tan çekinerek korunanlar da bunlardır.


276. Allah, faizli işleri dara sokar, sadakaları/zekâtı büyüme aracı yapar.[*] Allah, âyetleri görmezlik eden suçluların hiçbirini sevmez.

[*] Faiz, ekonomiyi daraltır, zekât geliştirir. “İnsanların malları içinde artsın diye faize verdiğiniz şey (borç) Allah’ın yanında artmaz. Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince; kat kat artıranlar zekât verenlerdir. (Rum 30/39)

277. İnanıp güvenen, iyi işler yapan, namazı düzgün ve sürekli kılan ve zekâtı verenler, Sahipleri (Rableri) katında ödülü hak ederler. Onların üzerinde bir korku olmaz, üzüntü de çekmezler.

BEYYİNE SURESİ

İniş Sırası: 100 • Mushaf Sırası: 98 • Medeni Sure • 8 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


4. Kendilerine kitap verilenler; kendilerine o apaçık delil geldikten sonra, ayrılığa düştüler.

5. Halbuki onlara dini yalnız Allah’a has/özgü kılıp, hakka yönelen kimseler olarak O’na kul olmaları, namazı kılmaları ve zekâtı (çalışıp üreterek) vermeleri emredilmişti. İşte dosdoğru/sağlam din budur.

NUR SURESİ

İniş Sırası: 102 • Mushaf Sırası: 24 • Medeni Sure • 64 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


35. Gökleri ve yeri aydınlatan Allah’tır. O’nun nuru/Kitabı, duvardaki bir oyuğa konmuş lamba gibi aydınlatır[1*] (bütün ayrıntıları gösterir). Lamba, camın içinde, cam da inciyi andıran yıldız gibidir. Yakıtı, doğu tarafına da batı tarafına da ait olmayan (Güneş ışığını sabahtan akşama kadar alan) bereketli zeytin ağacındandır[2*]. Yağı, ateş almamışken bile ışık saçar gibi parıldar. Işık üstüne ışık! Allah, gerekeni yapanı[3*] kendi ışığına/kitabına yöneltir. Allah insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilir.

[1*] Burada kelimenin asıl anlamı “kör pencere”dir. Orası, dışarıdan içeriye ses ve ışık geçirmez özellikte yalıtılmış olur. Ona sağır pencere de denir. Küçük bir hücre gibi olduğu için okuyucunun kolay anlaması için oyuk kelimesi tercih edilmiştir. Oyuğa konan lamba, onun her tarafını aydınlatır.

[2*] Yağlık zeytin, Güneş ışığını sabahtan akşama kadar tam alan ağacın zeytinidir. Böyle bir ağacın yağ kalitesi ve parlaklığı üst seviyede olur.

[3*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “bir şeyi var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. Allah’ın bir şeyi var etmesi, gerekeni yaratması ile olur” (Müfredât).

36. (O ışık) yüce tutulmasına ve içlerinde adının anılmasını Allah’ın izin verdiği evlerde olur. Oralarda sabah akşam (insanlar) Allah’a boyun eğerler.

37. (O ışıktan yararlananlar) Öyle adamlardır ki, onları ne ticaret, ne alış veriş onları Allah’ın zikrinden (Kur’ân’dan), namazı tam kılmaktan ve zekatı vermekten alıkoyabilir. Onlar, kalplerin ve gözlerin döneceği bir günden korkarlar.

38. Allah’ın, onları yaptıklarının en güzeli ile karşılaması ve ikramıyla daha da artırması için böyle yaparlar. Allah, gerek gördüğü[*] kişiye hesapsız rızık verir.

[*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “bir şeyi var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. İnsanın bir şeyi var etmesi, gerekeni yapması ile olur” (Müfredât).


55. Allah; içinizden iman edip de; faydalı bir işi en iyi şekilde yapanlara, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi, onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu hayat tarzlarına yardımcı olacağını, yaşadıkları korkularının ardından, kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar Bana kulluk eder ve Bana (ulaşmak için), hiçbir şeyi (aracı edinmez) ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.

56. Namazı gereği gibi kılın, zekatı (çalışıp üreterek) verin, Rasûle itaat edin ki size merhamet edilsin.

57. İnkâr edenlerin, (Allah’ı) yeryüzünde aciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o!

HAC SURESİ

İniş Sırası: 103 • Mushaf Sırası: 22 • Medeni Sure • 78 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


39. Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihat için izin verildi. Şüphe yok ki, Allah’ın onlara yardım etmeğe gücü yeter.

40. Onlar; haksız yere, sırf; “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı, yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çok anılan Manastırlar, Kiliseler, Havralar ve Mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah; kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah; çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.

41. Onlar öyle kimselerdir ki; şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı (zayi etmeden) gereği gibi kılar, zekatı verir, iyilikle emreder ve kötülüğün oluşumuna engel olurlar. Bütün işlerin âkıbeti/sonu Allah’a aittir.


77. Ey inanıp güvenenler! Rükû edin, secde edin, Rabbinize kul olun ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.

78. Allah yolunda hakkıyla mücadele (cihad) edin. Size fırsat veren O’dur. Bu dinde size bir güçlük yüklememiştir. Babanız İbrahim’in şeriatına uyun. Allah size daha önce ‘Müslüman (tam teslim olan)’ adını verdi. Bu kitapta da o adı verdi ki elçimiz size örnek olsun. Siz de insanlara örnek olasınız. Namazı tam kılın, zekâtı verin ve Allah’a sıkı sarılın. O sizin en yakınınızdır; ne iyi dost ve ne iyi yardımcıdır.

MAİDE SURESİ

İniş Sırası: 112 • Mushaf Sırası: 5 • Medeni Sure • 120 Ayet

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


12. Andolsun Allah, İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekatı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere/işsizlere iş sahası açarak) Allah’a, güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkâr ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır.”

13. İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki, onları lânetledik (azarladık, rahmetin dışına çıkardık), kalplerini de huzursuz/stresli/bunalımlı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlardı. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç onların, birçoğunun hainliğini (sözleşmelere uymadığını) görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme! Çünkü Allah iyilik yapanları sever.


55. Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Rasûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı gereği gibi kılan, zekâtı veren müminlerdir.

56. Kim Allah’ı, Elçisini ve inanıp güvenenleri (müminleri) dost (veli) edinirse bilsin ki zafer, Allah’tan yana olanlarındır.

TEVBE SURESİ

İniş Sırası: 113 • Mushaf Sırası: 9 • Medeni Sure • 129 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


17. Allah’a ortak koşanların, inkârlarına bizzat kendileri şahitlik edip dururken, Allah’ın mescitlerini imar etmeleri, (yönetmeleri) düşünülemez. Onların bütün amelleri/yaptıkları boşa gitmiştir. Onlar ateşte sonsuz kalacaklardır.

18. Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı gereği gibi kılarak devam eden, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.


60. Zekatlar (Sadakalar) sadece fakirler, çaresizler, bu işte çalışanlar[1*] ve kalpleri ısındırılanlar[2*] içindir. Bir de esirler, borçlular, Allah yolunda çalışanlar ve yolda kalanlar uğrunda harcanır. Bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Allah bilir, doğru kararlar verir.

[1*] Sadaka toplama ve dağıtma işini meslek edinmiş müminler, kamu görevlilieri

[2*] İslam dinine kalpleri ısındırılanlar


71. Mümin Erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı gereği gibi kılar, zekatı (çalışıp üreterek) verirler. Allah’a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, doğru hüküm/karar verendir.

72. Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, sonsuz kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vadetti. Allah’ın rızası ise bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır.